Siyonist rejim Gazze Şeridi'ni kuşatma altında tutarken, açlık ve kıtlığı siyasal bir araç olarak kullanırken, bölgede açık soykırımı sürdürürken, insan vicdanının çığlığı "Özgürlük Filosu" ile dünyanın dört bir yanından duyulmaktadır.
İtalya’nın Sicilya adasındaki Katanya Limanı’ndan hareket eden “Madleen” adlı yelkenli gemi, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasını sembolik olarak kırmak ve bölgeye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıktı. Özgürlük Filosu Koalisyonu (Freedom Flotilla Coalition - FFC) tarafından organize edilen girişimde, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, İrlandalı aktör Liam Cunningham ve Filistin kökenli Fransız Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın da aralarında bulunduğu 12 kişilik bir ekip yer alıyor. Özgürlük Filosu olarak bilinen Madleen gemisi, uluslararası toplumun İsrail ordusunun işlediği savaş suçlarına karşı ölümcül sessizliğine karşı küresel protestonun sembolüdür. Bu barış kampanyasına katılanlar, sadece deniz yolunun tehlikeleriyle ve saldırı ihtimaliyle karşı karşıya kalmıyor, aynı zamanda Gazze'deki mazlum halkın sesini dünyaya duyurmak için adeta hayatlarını tehlikeye atıyorlar.
Özgürlük Filosu Koalisyonu açıklamasında ayrıca Madleen gemisinin mama sütü, tıbbi ekipman ve diğer yardım malzemeleri gibi hayati yardımlar taşıdığı belirtildi. Gemi, uluslararası hukuka tamamen uygun bir eylem olan Avrupa uluslararası suları üzerinden Filistin karasularına girmeyi amaçlıyor.
Açıklamada, bu barışçıl misyona yönelik herhangi bir müdahale veya saldırının, sivillere yönelik kasıtlı ve hukuka aykırı bir eylem olarak değerlendirileceği uyarısında bulunuldu.
Yolculuğun yaklaşık bir hafta sürmesi planlanıyor, ancak İsrail rejiminin uluslararası sularda yardım gemilerini durdurma sicili göz önüne alındığında, Madleen'in ele geçirilme veya saldırıya uğrama riski var. En son örnek, 2 Mayıs'ta bir İsrail insansız hava aracı tarafından hedef alınan, alev alan ve Gazze'ye ulaşamayan Al-Dhamir gemisidir.
Özgürlük Filosu’nun dünyaya verdiği önemli 5 mesaj
1- Gazze kuşatmasına karşı küresel vicdanın uyanışı
Dünya, Gazze'de Filistin halkına karşı en eşi benzeri görülmemiş suçlardan birine tanıklık ederken, aktivistler ve kamu kurumları arasında bir uyanış dalgası ortaya çıktı. Madleen gemisi, Siyonist rejimin uyguladığı şiddete, soykırıma ve sürekli insan hakları ihlallerine karşı bir protesto sembolüdür. Bu hareket, uyanmış vicdanların yüreklerinden, hükümetlerin sessizliğine rağmen, dünyanın hala başkalarının acısına kayıtsız kalamayan insanlara sahip olduğunu göstermek için bir çığlıktır.
2- Özgürlük Filosu’nun insani ve ahlaki mesajı
Bu gemi ve yoldaşlarının dünyaya gönderdiği mesaj açık ve şeffaftır: "Gazze yalnız değildir." Bu konvoydaki aktivistler, hiçbir askeri veya politik araç olmadan, yalnızca cesaret, empati ve insanlık gibi değerlere güvenerek, ezilenlerin dünyanın sessizliğinde unutulmadığını bize hatırlatmak için coğrafi ve politik sınırları aştılar. Bu, Siyonist rejimin uzun zamandır bazı dünya güçlerinin desteğiyle sürdürdüğü suçu normalleştirme projesine karşı derin bir mesajdır.
3- Yumuşak direnişin bir aracı olan toplumsal hareketler
Deniz konvoyları, sessiz yürüyüşler, açlık grevleri, elçiliklerin ve uluslararası kurumların önündeki protesto mitingleri, işgale ve kuşatmaya karşı silahsız direniş hareketinin bir parçasıdır. Madleen de zaten bu yolun bir devamıdır. Silahsız olsalar da bu eylemler muazzam bir yumuşak direniş ve sembolik güce sahiptir. Bu eylemler küresel kamuoyunu hedef alıyor ve özellikle sosyal medya çağında, gerçekleri göstermek için etkili bir araç haline gelmiştir.
4- Basın ve sosyal medyada geniş yer bulması
Sosyal medyada #BreakTheSiege ve #FreedomFlotilla gibi hashtag'ler tekrar trend oldu ve dünyanın dört bir yanındaki birçok kullanıcı Madleen'den görseller ve mesajlar paylaşarak Filistin halkına desteklerini dile getirdi. Birçok medya, kültür ve akademik aktivist bu hareketi "bugün dünyadaki en cesur sivil hareket" olarak tanımladı. Böyle bir sanal ve dijital empati dalgası, yanlış bilgi ve sansürle dolu bir dünyada bile gerçeğin hala yolunu bulabileceğinin bir işaretidir.
5- Siyasi sessizliğe karşı sembolik güç
Birçok hükümet, jeopolitik nedenlerle veya ekonomik çıkarlar nedeniyle Siyonist rejimin suçlarına karşı net bir tavır almaktan kaçınırken, bu sembolik eylemler dünya kamuoyunun terazisinde önemli bir ağırlık teşkil ediyor. Madleen, küresel sessizliği kırmayı amaçlayan bir sesi temsil ediyor; denizin derinliklerinden yükselse de, dünyanın siyasi başkentlerinde ve bağımsız medyasında yankılanan bir ses. Bu vicdan sesinin, her zamankinden daha fazla, etkili bir şekilde duyulması gerekiyor.
Normalleştirme projesine karşı Madleen'in modelleme potansyeli
Daha önce de belirtildiği gibi, Madleen adlı geminin hareketi sadece insani yardım ulaştırmak ya da ablukayı kırmaya yönelik bir çaba değildir; aynı zamanda zulüm ve adaletsizliğe karşı küresel iradenin sembolüdür. Filistin halkına karşı işlenen apaçık suçlar karşısında pek çok hükümetin sessiz kaldığı ya da muhafazakâr bir tutum benimsediği bir dönemde, bu halk eylemleri resmi siyasetin ötesinde bir güç kazanıyor. Bu girişim, coğrafi sınırların insanî dayanışmanın önünde bir engel olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Bunun medya ve psikolojik açıdan bakıldığında da bu tür girişimlerin etkisi, lojistik kapasitesinin çok ötesine geçmektedir. Medya kuruluşları, sosyal medya, akademik çevreler ve sivil toplumda geniş yankı bulması sayesinde Gazze meselesi yeniden dünya kamuoyunun odağına yerleşmiştir. Bu konunun medyaya yansıması, suçların normalleştirilmesi ve işgalci rejimin imajının aklanması projelerine karşı hayati bir rol oynamaktadır.
Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarının başlangıcından bu yana, vahşetin ve yıkımın boyutu öyle bir seviyeye ulaşmıştır ki, dünya kamuoyu bunu “açık bir soykırım” olarak nitelendirmektedir. Uluslararası veriler ve insan hakları kuruluşlarının raporları, on binlerce çocuk ve kadının şehit edildiğini, yerleşim bölgelerinin tamamen yok edildiğini ve hastaneler ile ambulanslar gibi sağlık altyapılarının defalarca hedef alındığını göstermektedir. Bu saldırılar, Gazze halkının moralini bozmak ve sivil yaşam yapılarını yok etmek amacıyla yürütülen hesaplı bir stratejinin parçasıdır.
Bu süreçte Binyamin Netanyahu ve medya ekibi, Batılı güçlerin koşulsuz desteğiyle propaganda araçlarını kullanarak bu eşi benzeri görülmemiş şiddeti normalleştirme çabasındadır. “Meşru müdafaa” gibi yanıltıcı ifadelerden tutun, çarpıtılmış görüntüler ve anlatıların yayılmasına kadar her şey, Gazze’de yaşanan insanlık trajedisinin gerçekliğini gölgeleme projesine hizmet etmektedir. Bu anlatıda kurbanlar “güvenlik tehdidi”, şehit edilen çocuklar ise “yan hasar” olarak gösterilmektedir.
Bir diğer önemli nokta da şu ki, Madleen Gemisi bize halk hareketlerinin sınırlı ölçeklerde bile olsa, yalan anlatıarı sorgulayabileceğini göstermektedir.
Ancak yayımlanan çok sayıda fotoğraf, bağımsız gazetecilerin tanıklıkları, görgü tanıklarının ifadeleri ve ambulanslar, mülteci kampları ile hastanelerin hedef alındığını gösteren görsel belgeler, bu normalleştirme çabasının tamamen başarılı olmasını engellemiştir. Anlatıyı kontrol altına alma çabalarına rağmen, bugün dünya halkları felaketin boyutunun her zamankinden daha fazla farkındadır. İşte bu farkındalık, “Madleen Gemisi” gibi hareketleri güçlendirmektedir; çünkü insanlar gerçeğin karşısına çıktıklarında, er ya da geç tepki verirler.
Gazze’ye doğru yola çıkan sembolik “Madleen Gemisi”, aynı zamanda çeşitli ülkelerde benzer halk girişimlerine ilham kaynağı olabilir. Siyasi olanaklara veya platformlara erişimi olmayan aktivistler, bu tür girişimlerden ilham alarak küçük ama etkili dayanışma projeleri tasarlayıp hayata geçirebilirler: Bilgilendirme kampanyaları düzenlemekten, siyonist rejimi destekleyen şirketlerin ürünlerini boykot etmeye; uluslararası insan hakları ağları kurmaktan, başka ülkelerden benzer yardım konvoyları hazırlamaya kadar.
Bir diğer önemli nokta da şu ki, Madleen Gemisi bize halk hareketlerinin sınırlı ölçeklerde bile olsa, yalan anlatıarı sorgulayabileceğini göstermektedir. Bu hareket, ahlak, insanlık ve sivil cesaret temelli direnişin yeniden tanımlanması için başarılı bir modeldir; özgürlük yanlısı her toplum tarafından yeniden üretilip yerelleştirilebilir bir örnektir.
Sonuç olarak, bu gemi Gazze’ye ulaşamasa ya da fiziki engellerle karşılaşsa bile, verdiği mesaj daha kıyıya varmadan milyonlarca insanın kalbine ulaşmıştır. Bu mesaj, sivil mücadelelerin toprağında yeşerecek olan umut ve direnişin tohumudur.
yorumunuz